29 Ekim 2014 Çarşamba

Yaşanan Kazaen Kazalara Dair...

10 Haziran 2003 tarihinde yürürlüğe giren 4857 Sayılı İş Kanunu ile iş güvencesini büyük ölçüde ortadan kaldırmıştır. 10 veya daha fazla işçi çalıştırılan iş yerlerinde uygulanması hükmü, 30 veya daha fazla işçi çalıştıran iş yerleri olarak değiştirilmiştir. İş güvencesi kapsamında olmak için öncelikle otuz veya daha fazla işçiyi bir hizmet akdine dayanarak çalıştıran iş yerlerinde çalışma şartı aranmıştır. 

2002 yılında kamudaki toplam taşeron işçisi 20 bin civarında iken, 2011 yılı başı itibariyle kamuda çalışan taşeron işçi sayısının belediyelerle birlikte 300 bini aşğı tahmin edilmektedir.Bu taşeron altında çeşitli alanlarda çalışan işçiler asgari ücret alıyor gösterilirken, aslında en fazla alan 700 tl alıyor, seslerini bile çıkaramıyor alınan haraça. ve 12. ayın sonunda giriş çıkış yapılarak sigortası yapılmıyor ve kıdem tazminatına hak kazanamıyor. Tüm bunlar iktidarın ve sendikaların gözü önünde ola geliyor. Kademe kademe tüm sendikalar ele geçirilmiş, ele geçirilemezse müstakil sendikalar kurularak işçilere bu sendikalara üye olmaları yönünde baskılar yapılmış, Asgari Ücret komisyonlarına da bu sendikalar alınarak, çoğunluk oluşturulmuş, komisyonlarda iktidar ile bu sendikalar paslaşarak pazarlık sadece ücrete endekslenmiş ve %3-%6 aralığında komik rakamlarla tiyatrolar sergilenmiştir. Özlük hakları, iş güvencesi, çalışma koşulları ve benzeri hususlar göz ardı edilmiştir.
Geri kalan hususlarda teftiş kurulları ilk önce Mali Kontrol Yasası ile budanmak istenmiş, 1994 yılında Tansu Çiller hükümeti döneminde yayımlanan genelgeler iptal edilmiş, teftiş kurulları baskı altına alınarak denetim engellenmiştir.

Mevcut iş Kanununa göre kıdem tazminatını ödeyerek gerekçesiz olarak işi feshetme, işten çıkarma yetkisi tanınmış, işçinin tamamen sömürülmesine yol açan bir uygulamaya geçilmiştir.

1 Ekim 2008’de yürürlüğe giren 5510 Sayılı SSGSS Kanunu’na göre emekli maaşları yıllık bağlanma oranlarının kademeli olarak düşürülmesi hedeflenmiştir. Buna göre örneğin Emekli Sandığı’na bağlı olarak çalışan bir kamu emekçisinin 5510 sayılı Kanun yasalaşmadan önce emekli olduğunda emekli maaşı bağlama oranı yıllık yüzde 3 iken, yasadan sonra 2016 yılına kadar yüzde 2,5 oranına, 2016 sonrasında ise yüzde 2’ye düşştür. Buna göre 5510 Sayılı Kanun’un getirdiği değişiklik nedeniyle kamu emekçilerinin emekli maaşlarındaki düşüş oranı yüzde 33’ü bulmaktadır. 

5510 Sayılı Sosyal Güvenlik ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile kadınlar için 58, erkekler için 60 olan emeklilik yaşı 1 Ekim 2008’den itibaren işe girenler için geçerli olmak üzere hem kadınlar, hem de erkekler için 65’e çıkarılmıştır. Üstelik emekliliğe hak kazanabilmek için daha önce 7 bin gün olan prim ödeme zorunluluğu 7 bin 200 güne çıkarılmıştır. 5510 öncesinde işten çıkan sigortalının önceki yılda 90 gün prim ödemişse kendisinin, 120 gün prim ödemişse kendisi ile birlikte geçindirmekle yükümlü olduğu aile fertlerinin sigortalı niteliği sona erdikten itibaren 6 ay süreyle tedavi olabiliyorken, işten çıkan sigortalıların bu hakkı ortadan kaldırılmış ve 6 aylık süre 3 aya düşürülmüştür.


Kaldı ki bir çok kurum ve kuruluş 65 yaşa çıkarılan emeklilik yaşını hesaba katmadan yaş+hizmet 84 veya 92 gibi formüllerle personelini emekliliğe zorlamıştır.

5510 sayılı Kanun eğer o zaman değişmeden uygulanırsa 1.5.2008’den sonra sigortalı olanlar ve olacaklar nasıl emekli olacaklar? Hâlâ işverenin lütfunda olan kıdem tazminatı sağlam bir güvenceye konulamadı. 10 işçiden sadece bir işçi kıdem tazminatı alabiliyor. 4857 sayılı Kanun çıkalı 10 yıl oldu ve kıdem tazminatı fonu hâlâ düzenlenmedi. Şu anda işçiler, çalıştıkları her yıl için 1 brüt maaş kıdem almaya hak kazanıyor.yeni tasarı ile buna da göz dikilmiş durumda.
Şimdi diyoruz ki soma, ermenek, gölcük tersaneleri, asansör faciası, inşaat işçileri ölüyor..Dualar ediyoruz, anlı şanlı devlet büyükleri başsağğı diliyor, gövde gösterisi yapıyor, bu yerlerin taşeronlarının neredeyse tamamı akp çevresindeki kişilerden oluşuyor, ki tamamen akp ve iktidarın gücünün fütursuzluğuyla çalışıyor, işçi çalıştırıyorlar, denetlemeyi engelliyorlar, çalışma güvenliği gibi en temel unsurları yerine getirmiyorlar.Zaman geçiyor, ölümler devam ediyor, değişen bir şey yok.

Ama sevgili halkıma yakışır. Hadisi şerif vardı. Her toplum layık olduğu şekilde yönetilir. İşçilerin 70lerden bu tarafa tüm kazanımları peyderpey 2002 den bu tarafa alındı, budandı.

Kazanan haklıdır, derler. İktidar sürekli kazandığına göre tüm bu işçi aleyhine düzenlemelere, ölüm değil sürekli cinayetler, 17 aralıkta farkına vardığımız yolsuzluk ve rüşvete karşın hala kazanıyorsa kazanan haklıdır, dökülenler timsah gözyaşlarıdır...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder